Ben karar veremedim açıkcası. Canından başka kaybedecek bir şeyi olmayan bir kadının, ayakta kalmak için ettiği büyük yemin ('Bekle beni Osmanlı tacına ve tahtına ortak olmaya geldim!). Kaybetmekten korktukları uğruna ölümü bir bir çağırması. Kendine köle olsun diye kızını topal bir adama vermesi. Cihan hükümdarı Kanuni Sultan Süleymanı yönetmesi. Hatta onun dışında bir adamdan çocuk dünyaya getirmesi. Üvey oğlunu türlü entrikalarla babası tarafından öldürtmesi ve daha bir sürü şey. Açıkcası karar veremiyorum o bir melek mi?, şeytan mı?. Kimden mi bahsediyorum. Hürrem Sultan. Diğer adı Aleksandra veya Roxelanne. Bana tüm bu duyguları hissettirense Demet Altınyeleklioğlu'nun ilk kitabı Moskof Cariye Hürrem.
Yazar Moskof Cariyenin tarihi bir roman olmadığından, tarihi süreçten esinlenerek geliştirilmiş bir kurgu olduğundan bahsetmekte. Kurgularıyla birlikte sizin tarihin belli başlı olaylarına yolculuk etmenizi sağlıyor. Bir kadının gücünü, saltanat uğruna her şeyi göze alışı. En ufak bir hatasında ölümle burun buruna geleceği bir hayat. Yazar bu kitapta Hürrem Sultanın olumsuz taraflarını anlatırken onun iç sesine kulak vererek kendince haklı yönlerini ortaya koymuş. Bir kadın gözüyle bakmak, evlatlarının yaşamları uğruna başka canlara kıymak onu haklı çırarır mı bilinmez. Malesef kendi sebepleri bize muammadan öte değil. Melek yada Şeytan ama bugün bile isminden söz ettiren güçlü bir kadın. Yazarın bu ilk kitabı olmasına rağmen ben keyif alarak merakla okudum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder