31 Ocak 2011 Pazartesi

Derin kuyu....


İnsan en çok kendine yabancı. En çok kendini tanıdığını sanarken. Farkına varmak, kendini yeni tanımak devrimi bu yaşadığım. Ben kendimi hep uyumlu, itaatkar, söz dinleyen olarak betimlerken. İsyankarmışım aslında sonuna kadar istediğim olana kadar elde edene kadar. İçimdeki derin kuyuya bir taş attım, yankısı geldi önce sonrası derin bir sessizlik....

23 Ocak 2011 Pazar

Yaş almak, yaşamak...

Gün

Aynadaki yüzüm,
Ruhumdaki benliğim,
Zamandaki yerim başka başka yaşlar hissettiriyor bana...

Şükrüm, teşekkürüm yalnızca dünyaya gelmeme vesile olan anne babama değil. Hayatımın ucundan kıyısından tutmuş, ellerimi bırakmamış, bana anlam katmış herkese. Çok şanslıyım teşekkür ederim Allahım !

Yaş

''28''

12 Ocak 2011 Çarşamba

İnatçı Keçi...


Bu sabah baba kız çıktılar evden bende arkalarından çantaları topladım kapıyı kilitledim merdivenleri indim. Apartman kapısının dışında söylene söylene duruyor ben basacaktım düğmeye, ben basacaktım düğmeye diye. Ben ne olduğunu anlamadan içeri attı kendini merdivenlerden yukarı çıktı. O sıra babasıyla çıkarken kapıyı babasının açmasına kızdığını anladım. Bunu kendine o kadar dert etmiş ki tüm yaşadıklarını tekrar başa sarıyor. Evin kapısının önüne çıkacak kadar .Bizim dairenin kapısına kadar çıktı. Ben aşağıda bekliyorum, baba arabada. Tek tek indi tekrar basamakları bir yandanda beni 'sakın basma sen' diye uyarıyor. Merdivenleri indi, kapıyı açtı, çıktı dışarı hiç bir şey olmamış gibi oturdu arabaya. Bizse kuzu kuzu bekledik onu:). Ben bir şey için yukarı çıkmasını istesem 'yoruldum bacaklarım ağrıyo çıkamam ben' derdi kesin keçi.

10 Ocak 2011 Pazartesi

Benim Hala Umudum Var




Bakmakla, görmek – bakmakla , hissetmek arasında çok ince bir çizgi var. Derinlerde bişey arar gibi bu bakışlar. Aradığını bulmaya çalışır gibi. İçerilere işleyen. Gözden göze bir yol çizmek ister gibi. Biraz inat sanki, biraz kavgalı. Fark etmediğin bir yara izi. Derinlerde ne var bilinmez ki. Yaşamak korkutur bazen, korkularının şiddetinde sağ kalmaya çalışırsın. Göz yaşların iner yüreğine ince bir sızı gibi. İşte beklemek zor gelir sabırsız yüreklere.

Bazı anları daha yaşamadan hissedersin. Yüreğine gelir oturur. Anlam vermesin. Hep böyle değil midir söylesene? Gün ışığı gibi ortada duran, gözlerin gördüğü. Bilmek ne büyük yük. Hepimiz bu yükü taşımaya gönüllü. Yazılmışsa bizden önce yazı, kaçsak ne yazar şimdi?...

30/12/2010

6 Ocak 2011 Perşembe

Yıldız Camii ve sanatsal fotoğraflar

Hava soğuk, erkenden akşam oluyor böylelikle dışarıda çıkıp fotoğraf çekmek pek mümkün olmuyor, özellikle benim için. Epeydir planlıyordum Yıldız Camiine gitmeyi düne nasipmiş. Bir şeyi farkettim ki sanatsal fotoğraflar çekmek sanırım daha çok hoşuma gidiyor. Işık konusunda biraz sıkıntı çektim. İkindi vakti hava bulutlu ve gidenler bilir yıldız caminin kubbesi dar içe bombeli yukarıdan içeriye düşen ışık kısıtlı, sonuç olarak bunlar çıktı. İyi seyirler...

Yıldız camii 1

Yıldız Camii 2

Yıldız Camii 3

Yıldız Camii 4

Yıldız Camii 5

Yıldız Camii 6

Dip Not: Her camii fotoğraf çekimimden sonra diyanete şöyle uzun bir şikayet dilekçesi yazmak istiyorum ama hep unutuyorum. Sanırım diyanete değil kültür bakanlığına yazmalıyım. Fotoğraf çekmeden önce bazı şeyler gözüme çarpmazdı güzelim avizelerdeki abuk sabuk ampuller, kubbenin altından geçen garip kablolar, tarihi camilerin yapısıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan elektrik düğmeleri. Çok üzülüyorum Mimar Sinanımız yok artık bari bıraktıklarına sahip çıkabilsek :(

4 Ocak 2011 Salı

Anne - Kız çıldırması...

Evet bu şarkı çıkınca anne kız çıldırıyoruz. Yerlere göklere sığamıyoruz. Ooooooooo :)