27 Ağustos 2010 Cuma

...Dostluk...



Bazen tırnaklarımızı çıkarırız


Bazen dokunuruz şefkatle


Bazen bakışırız


Bazen muhabbet ederiz :)


Biz her ne yaşarsak yaşayalım dostça ayrılırız böyle :)....

26 Ağustos 2010 Perşembe

Doğumsal kalp hastalıkları....

Blog yazmaya ilk başladığımda sanırım 3. yada 4. postun konusu bu idi. Son 10 gündürde anneleri arkadaşlarım olan 2 bebeğin doğumsal kalp hastalığıyla doğduğunu öğrendim. O nedenle tekrar yazmak istedim bu konuyu.

Tıbbi araştırmalar her 100 bebekten 1'inin kalp hastalığıyla doğduğunu söylüyor. Hastalıkların şekli, boyutu, tedavisi başka başka. Hiçbir tıbbi müdahale gerektirmedende sonuçlanan durumlar var. Tıbbi araştırmalar her yüz bebekten 1'i desede hastanelerin ve pediyatrik kardiyologların muayenehanelerini görünce buna inanmak biraz güç oluyor.

Tecrübe sahibi biri olarak kızım doğana kadar kalpte delik hiç duymamıştım. Duyanlarda genelde bana kapanacağını genelde böyle olduğunu söylüyorlardı. Doktorlarsa böyle olmasının mümkün olmadığını, 8,5 kg. ulaştıktan sonra uygun zamanda ameliyat olması gerektiğini söylediler. Biz 10 aylıkken 9 kg. ulaşmıştık. Bu bizim anomalimize sahip bebekler için ulaşılması zor bir kiloydu. Hızlı kilo alışımızsa ameliyatın daha önce olmasına sebep oldu. 10 aylıkken 5,5 saat süren, 3 gün yoğunbakımda kaldığımız bir süreçti bizim için. Çok şükür ki atlattık geçti. Şuan sadece yılda bir kez pediyatrik kardiyolog ziyaretimiz var kontrol amaçlı. Kızım yaşıtları gibi gayet sağlıklı. Hiç bir ilaç kullanmıyor, hareketi kısıtlanmıyor istediği sporu yapması serbest (lütfen bir maşallah :)... )

Ben kızım doğduktan 24 saat sonra öğrendim herşeyi. Daha sonra birşey farkettikki isterseniz anne karnında da kalp hastalıklarını öğrenmek mümkün. Fakat malesef yaşınız 35'i geçmemişse, sizin, babanın, daha önce doğan bebeklerin doğumsal kalp hastalığı öyküsü yoksa bu tarz bir yönlendirme yapılmıyor. Benim gibi bir çok insana sürpriz oluyor.

Zaman zaman yazacağım yaşadıklarımı. Çünkü bir anne için çocuğunun kalbiyle ilgili probleminin olduğunu bilmek nasıl bir şey biliyorum. Yaşayacaklarınızı kestiremiyorsunuz. Ama yaşayan biri varsa karşınızda ve iyi bir şekilde sonuçlanmışsa herşey size umut oluyor. Yalnız olmadığını bilmek acı bir konudada olsa insana güç veriyor. Bu yazdıklarım 1 annenin bile içini rahatlatsa, bizde atlatıcaz dedirtse yeterli...

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Uyanmak....

Hani garip bir rüyadan uyanırsınız ya
İçinizde çok şey vardır ama anlatmak için sesiniz bir türlü çıkmaz
Ne söyleseniz boş olacağını düşünürsünüz
Anlaşılmak gibi bir derdiniz yoktur
İçinizde uzun bir yolculuktur niyetiniz
En sevdiğiniz şarkıyı dinlerken uzun yolculuklar yapmak....

IMG_1486">
Sonra birden uyanırsınız
Önünüzde duran masaya bakarsınız
Anlamak için çok zaman geçmez
Ruhunuzda bu önünüzde duran masa gibi darmadağınıktır....!

23 Ağustos 2010 Pazartesi

...Ebru...

İlk defa okulun yıl sonu sergisinde tanık olmuştum o minicik ellerin bir usta edasıyla ebru yapmasına. Biz daha üç haftalık bir öğrenciydik farkında değildik yani. Yaz okulu sonu eve faliyetler gelince anladık ki bu küçük hanımda tanışmış ebruyla:). Kendi deyimiyle boyacı öğretmeni yaptırıyormuş, gayet sıradan (eliyle öyle işte şeklinde bir hareket) suluboya gibi bişey işte diye yanıt veriyor soranlara. Sanat güzel şey. Ellerini kullanarak ruhunu beslemek bambaşka. Daim olur umarım. Utanarak itiraf ediyorum ki annesi bir ebru kursunu yarım bıraktı :)). Bu yanı hiç çekmesin bana...

IMG_1477">

20 Ağustos 2010 Cuma

Soru?

15 gündür okul çıkışı hiç aksatmadan dondurma yerse bu minik ne olur ?

IMG_0592

Cevap: Kısık bir ses ve öksürük... (Konuşurken çıkan sesine kendide gülüyor şaşırarak :) )

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Kabuk bağlamış yaralarını kanatmak...

Unutmak değilde. Yaşadığın andaki kadar bir daha acıtmaz sandıkların, başkası yaşarkende acıtıyormuş tıpkı ilk günki gibi onu öğrendim. Anneliğimin ilk anlarındaki sıkıntılı zamanlarımı yaşayan başka bir anneye dayanmıyor şimdi yüreğim. Göz yaşım akıyor gözümden sessizce...

IMG_1228">

13 Ağustos 2010 Cuma

Oruç = Balık ????

Sorguluyor sabahları neden kahvaltı yapmadığımızı. Yemek için neden ezanın okunmasını beklediğimizi. Onun değimiyle Namazan :) geldi ama hani nerde ?? Elle tutamıyo, gözle göremiyo nasıl bişey bu bir türlü keşfedemiyor. Bu gece sesimize uyanıp sahur vaktinde eşlik etti bize. Sabahda okul için hazırlanırken aa sende sahura kalktın bak diye takılıyorduk. Babası ee artık oruç tutarsın bugün dedi :). Gülüştük. Durdu ve anne oruç tutmak balık tutmak gibi bişey mi? Oruç balık gibi bişey mi dedi.

Bense sadece güldüm.... :)))


11 Ağustos 2010 Çarşamba

Hoş Geldin Ramazan


Bedeni aç bırakmanın çok ötesinde bir duygu bu. İçsel bir yolculuk. Kendine hakim olmanın, huzurun, kalabalık sofraların, kendi dışımızda varolan hayatları anlamanın zamanı. Huzurlu, mutlu güzel bir ay geçirmek dileğiyle....


Foto Mekan: Yahya Efendi - Ortaköy...

10 Ağustos 2010 Salı

Takla mı? Parende mi? :)

Nasıl dolu içim. Anlatsam rahatlayacağım belki.

Bir hafta oldu yaz okuluna başlayalı. Bir daha dönemde gittiği okula yaz okuluna göndermek mi? sanırım tövbe. Alıştığı ortamı bulamamak bizim minik hanımı çok etkiledi. İnsan çocuğunu o kadar iyi tanıyorki. Bir haftadır hissediyordum bir isteksizliği huzursuzluğu vardı. Dün sonunda patlak verdi. Okula gitmek istemiyorum krizi. Evden zor çıktık. Arabadan zor indik. Ağlaya ağlaya ayrıldık. Ne söylesem, ne anlatsam nafile. Dün erken alım. Bugün öğle uykusuna yatmayıp öğretmeniyle teyzesi için faaliyet yapacak. Okuldan soğumasın diye öğretmenide bende her türlü teşviği yapıyoruz. Ben kendi tabirimle türlü türlü takla atıyorum, eşime göre parende :).

Geçecek biliyorum. Her sıkıntı ve zorluk gibi. Ama bu anne vicdanı, iç sesi yok mu? Bir rahat dursa. Böyle zamanlarda tekrar ediyorum içimdeki sese yenilmemek için. Geçecek herşey yoluna girecek....

6 Ağustos 2010 Cuma


3 yaşındaki bir cimcimeden başka kim 15 dk. boyunca hiç durmadan banyo kapısını açamıyorum diye (hiçbir yardımı kabul etmeden) ağlayabilir ?

Banyo kapısı ne kadar dayanır bilinmez :). Anne ve baba sabır duası etmeye çıktılar bile....

3 Ağustos 2010 Salı

Kedi....

Yaklaştı ama etrafı izliyor

Kararlı susuzluğunu giderecek

Uzattı dilini

Ve tamam ohh bu sıcakta nede iyi geldi

Buda nerden çıktı şimdi !!!

Bunca seyirci yetmezmiş gibi :)...

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Başlangıç...

10 gündür izinliyim. İzmit'e babaanneye gittik. Babaanne, hala ve kuzenleriyle eğlendi küçükhanım. Minik bir buzpateni denemesi ve sapanca geziside sıkıştırdık araya.

Dönüşte hergünümüz yine dolu dolu geçti. Hergün sevdiklerimizle güzel günler geçirdik. Epeydir görmediğim arkadaşlarımı gördüm. Kızımla yağmurlarda ıslandık. Güzel şeyler oldu mutlu haberler aldık.

Bugün yeniden başladı maraton. Ben işe, minik hanım okula. Biraz buruk ayrıldık. Gözümün önünden gitmeyen o ifadesi, sanıyorum ki hep bıraktığım gibi buruk. Bu anları hiç sevmiyorum. Ne kadar kendimi işede versem yüreğimdeki o ağırlık kalkmayacak taki onu okuldan gülen yüzüyle alana kadar...