25 Eylül 2009 Cuma

Bu kim ?, Bu ne???

Sorular, sorular, sorular. Ardı arkası bitmeyen tekrarı kesilmeyen sorular.

- Anne bu kim ?
- O ne demek ?
- Baba bu nasıl çalışıyor ?
- Bu bizimis (bizim) mi ?
- Anne bebeğin adı ne?
- Bu ne renk ? vb. ve bir çoğu.

Bu sorulara yanıt vermek yetmiyor malesef. Aynı soru tekrar tekrar soruluyor ve yanıtlanıyor. Bir örnek;
- Bebeğin adı neymiş anne?
- Bebeğin adı Mustafa kızım.
- Bebeğin adı Mustafaymış (sessiz ve kıkırdayarak yanındakilere anlatıyor).
Bu tekrarlar bir kaç kez devam ediyor
- Anne bebeğin adı Mustafamıymış ?
- Evet Mustafaymış kızım :).

Balküpümüz keşfediyor, merak ediyor, soruyor, öğreniyor. Bizde mutlu oluyoruz.

16 Eylül 2009 Çarşamba

Oyun grubu mu?, Anaokulu mu?

Anne olmak değişik bir şey. Sağlıklı, başarılı, mutlu, huzurlu bir çocuk yetiştirmek için bir yarış sanki. Sürekli diğer çocuklarla bir kıyas. Dört dörtlük bir çocuk nasıl yetişir bunun çabası. Kendimde gözlemlediğimde bişey farkettim. Anneler mevzu kendi çocukları olduğunda bardağın hep boş tarafını görüyor malesef. Beşlerle dolu bir karnede sadece bir adet iki var. Annelerin tepkisi genelde bu kadar beş varken o dersin neden iki olduğu yönünde. Çocukların olumsuz yönlerini görüyor ve onları telafi etmeye çalışıyoruz. Bu seferde olumlu yönler, el becerileri, eğilimleri köreliyor.

Balküpü 2,5 yaşında. Bahçesi olup dışarda vakit geçirebileceği gibi bir evdeyiz ama oturduğumuz çevrede yaşıtları yok. Genelde büyüklerle vakit geçiriyor. Yaşıtlarıyla bir araya geldiği tek yer park. İlk başlarda parkta da sıkıntı çektik. Çocuklara ürkerek, korkarak bakıyordu. Bende yine bardağın boş tarafını görerek sosyal bir çocuğum olsun çabalarındayım. Çocuklarla kaynaşsın oynasın istiyorum. Halbuki yaşıtlarına göre çok güzel konuşuyor, ezberi çok kuvvetli. Ama onun bu ürkek tavrı benim onun olumlu yanlarını görmemi engelliyor.

Parka gitmeyi sıklaştırarak alışmasını sağladık. Ama önümüz kış çocuk yine eve kapanmak durumunda kalacak. İki anaokulu gezdim ama içime sinmedi bir şeyler. Bana bağımlı, Dr. fobisi var gezdiğimiz okulları doktor sanıyor. En büyük endişem çocuğu sosyalleştirmeye çalışırken, psikolojisini bozarak işi içinden çıkılamayacak bir hale getirmek. Anaokulu fikrini biraz ertelemeye karar verdim. Balküpü hazır olsada sanırım ben tüm gün okulda kalması fikrine henüz hazır değilim :).

Biraz araştırınca çalışan anneler içinde cumartesi oyun grubu buldum. Anneli bir oyun grubu fikri daha çok kafama yattı. Hem benden ayrılmamış olacak, hemde yeni arkadaşlar keşfedip sosyalleşecek. Bir sonraki yıl içinde hazırlık olmuş olacak. Bu fikri beğendim açıkcası. Bayram sonrası oyun grubuna başlayacağız.

Balküpünün gelişimine katkı sağlamasını umuyorum. Her şeyden önce mutlu bir çocuk yetiştirmek istiyorum.

4 Eylül 2009 Cuma

Doğum hikayesi...

Beklediğim istediğim bir bebekti Balküpü. 03 Eylül 2006 tarihinde bedenimdeki varlığından haberdar olduk. 37 haftalık maceramızı sorunsuz atlattık. Bütün hamileler gibiydi benimde sıkıntılarım. Yeni bebek, yeni bir yaşam... Heyecan içinde hazırladık odasını. Her aşaması ayrı güzeldi.

18 Nisan 2007 sabahında çalıverdi kapımızı birden. Şaşkındık biraz aceleciydi annesi gibi. Sevdiklerimizle karşıladık gelişini.

Gelişinden 24 saat sonra çocuk doktoru girdi odamıza. Aramızda geçen diyalog şöyleydi:
Dr: Kızınıza eko çekilmesi gerek
İ.: Eko?
Dr: Kalbin ultrason görüntüsü.
İ.: Sebep?
Dr: Kalbinde bir üfürüm duyuyorum.
İ.: Üfürüm?
Dr: Delik olabilir.

Ben tabi çekilsin dedikten hemen sonra aklımdan geçen binbir soruya yanıt ararken. Belli belirsiz cevaplarla çıktı gitti. İstanbul'un sözde en iyi hastanelerinden birindeydim. Ama Dr.'la aramdaki diyalog yukarda yazdıklarımdan belki bir kaç kelime fazlaydı. Pediyatrik kardiyolog 2 delik gördüğünü ve normal bebek gibi bakmamı söyleyerek gitti. Sonrası yıkım oldu benim için. Yaşayacağından bile şüpheliydim. Daha sonrasında kendi çocuk Doktoruma ve onun tavsiye ettiği çocuk kardiyoloğuna gittik. Tüm sorularıma yanıt buldum. Başıma gelecek herşeyi nelere dikkat etmem gerektiğini öğrendim. Tüm ailemizin yardımıyla Balküpümüzü 9 aylık olana kadar hastalıksız bir şekilde Doktorlara teslim ettik. Çok şükür sorunsuz bir ameliyat ve sonrası geçirdik. Şuanda Balküpümüz 2,5 yaşında ve çok sağlıklı.

Onunla hayatın tadına varıyoruz...

Başlangıç...

Bundan 1,5 yıl önce düşünmüştüm blog işini. Nedense devam etmedim. Günler bir hızla akıp gidiyor Balküpü büyüyor. Bense onun hızına yetişemiyorum. Hatıralar zihinde çabuk kayboluyor. Balküpü büyürken anılarımız kaybolmasın diye açıldı bu blog. Büyüdüğünde bir hatıra kalsın diye.

Daimi olması dileğiyle...